hey gidi koca kursat hey

Efenim, bilenler bilir Kürşat Koca ki şu anda Çiftehan'da öğretmenlik yapmaktadır kendisi, tartışmaya çok meyilli bir arkadaşımızdır. Kendisi ile birkaç kez uzun saatler süren tartışmalarımız oldu ve en nihayetinde eşlerimizin "Hadi! Çok geç oldu. Ooo saat 4 olmuş. Sabah olacak nerdeyse" uyarılarından sonra biz tartışmaya nokta koyduk. Üzerinize afiyet aslında ben de biraz tartışma düşkünü biriyimdir. Efenim, bir süre evvel taş yerinde ağırdır diye biz de arkadaşları yerinde ziyaret edelim dedik ve Çiftehan'a doğru yola koyulduk. Sağolsunlar bizi ağırladılar. Bi akşam otururken Kürşat Hocam ve ben " Hangimiz daha kel tartışmasına" girdik. Aslında sonuç ortaydı. Kürşat Hocam'ın saçları daha seyrekti. İkna edemedim efenim. Israrla kendi saçının daha sık olduğunu savunuyor adam ve bunu yaparken ben sanki rahmetli Barış Manço'yla tartışıyorum. Adamın bir "benim saçım daha sık" deyişi var ki mübarek sanki sırma. Neyse, bakın yine gerildim. Fotoğrafı koyuyorum. Soldaki, yani saçı daha sık olan benim, sağdaki, yani saçı daha seyrek olan da Kürşat Hocam. Yorumu size bırakıyorum.

TARTIŞMADAN NOTLAR

Kürşat- Ya ortaaam. Bak inan benim saçım daha sık.

Kürşat- Ya Emine. (Müdahale etsene diyen bir yüz ifadesiyle)

Kürşat- Ya saçmalamayın (Agresif)

Kürşat- Ya inanmıyorum, göz var nizam var (Pişkin)

Kürşat-Ya gidin yaaaa ( evinde misafiriz-- yorumsuz)

Mehmet- Kürşat Hocam. Benim de saçım seyrek ama seninki daha seyrek (Gerçekçi)

Mehmet- Sakin ol lütfen (Mülayim)

Mehmet- Kime isterseniz ona soralım. Ben fikri sabit birisi değilim (Kalender)

Mehmet- Ama Hocam. Çok ağır konuşuyorsunuz (Mazlum)